[avatar user="siyarkendirci" size="150" ]

Yunanistan ile savaşacakmıyız?

by | Leave a comment

Tek cümleye sıkıştırmaya çalışırsam olan şey şudur, ülkeler çıkarları için münakaşa ediyorlar.

Türkiye ve Yunanistan çok uzun zamandır deniz yetki alanlarını genişletmek istiyor, yada geçmişten bu yana sınırlarının geniş olduğu iddiası var. Son olarak Libya ile yapılan Deniz yetki anlaşması Türk-Yunan komşuluk ilişkilerinde ince bağları da koparmaya yakınlaştırdı. Libya ile Türkiye anlaşması sonrası Mısır-Yunanistan anlaşması geldi.

 

Peki, bu tartışmalar ne zaman çıktı?

Atatürk’ün gayreti ile Sevr anlaşması çöpe gitmiş yerine Lozan anlaşması gelmiştir. Bu anlaşma hem Yunanistan’ın hemde Türkiye’nin deniz yetki alanının 3 deniz mili olduğunu imza altına alır.  Savaş biter Lozan gelir, aradan 13 yıl geçer.  Türkiye ile Yunanistan’ın arası hoş olur, iki devlet sıkı fıkı olur. Tam her şey güzelken Yunanistan kendi deniz yetki alanının iki katına çıkarır. Türkiye pek bu konuyu önemsemez nasılsa aralardan o zaman su sızmıyor.

1964 yılında bu sefer Türkiye kendi deniz yetki alanını iki katına çıkarır. Yunanistan ile o zaman papazlar, Kıbrıs sorunu var. Aradan 10 yıl geçer ve Karaoğlan, “Ayşe tatile çıksın” der.  Kıbrıs harekatı olur, biter. Yunanistan bir nevi misilleme olarak deniz yetki alanını 12 deniz miline çıkarmaya çalışır, Türkiye hemen cevap verir, “Savaşırız” der.

1982 yılına geldiğimizde BM ülkeleri deniz yetki alanları için toplanır bir karara varmaya çalışırlar. Konferans üstüne konferans. Bir çok yönden sorunlu ve yoruma açık maddeleri vardı. 1994 yılında nihayet BM ülkeleri tarafından kabul edilir imzalanır.  Türkiye, Amerika ve üç ülke imzalamaz, bu işte yokum der. BM’nin bu kararı şunu diyor, üye ülkeler eğer komşuları ile anlaşırsa deniz yetki alanını en fazla 12 deniz miline çıkarabilirler.

Yunanistan ise 1995 yılında der ki “Bu hakkım var ama ne zaman kullanırsam keyfime kalmış”. Bunun üzerine TBMM ise bir karar aldı, dedi ki “Yunanistan ne zaman sınırını genişletmeye kalkarsa bu savaş ilanıdır”.

 

Yunanistan ile savaşacak mıyız?

Cumhurbaşkanı Erdoğan açıklamasında “NATO müttefikiyiz” diyor ama Yunanistan da NATO müttefikidir ve NATO kalkıp kendi müttefikleri arasında savaşta taraf tutmaz.  Her ne kadar Hükumet kanadından “Yaparız-Ederiz” açıklaması gelse de, ne Türkiye bir ülke ile savaşa girer ne de dünya devletleri iki ülkenin savaşa girmesine müsaade eder.

Bir yandan Suriye, Irak, İran, Libya sorunları çözüme kavuşmamış bir yandan da Belarus’ta kazanlar kaynıyor. Benzetme yapalım. Nasıl ki sabah ekmek için kuyruğa girmek zorundaysa vatandaş, Beşten küçük olan diğer devletler de savaşmak için sırasını beklemesi lazım. Dünyayı yöneten ekonomik güçlerin çıkarlarına ters düşen, onların odaklarını başka yöne çekebilecek hiç bir girişime müsaade etmezler. Siyasilerin medya aracılığı ile atıp tutmaları onlara kar kalır.

Ayrıca biz Yunanistan ile de NATO aracılığı ile müttefikiz. Diyelim bir ülke Yunanistan’a savaş açtı, Yunanistan’ı savunma zorunluluğumuz var.

 

Ne olacak bu işin sonu?

Olacak şey aslında belli, Dünya ülkeleri söylem ve oylarıyla Yunanistan’dan taraf olacak. Neden derseniz adamlar BM kararına göre hareket ediyorlar. BM kararı buna izin veriyor. Türkiye Libya ile nasıl deniz anlaşması yaptı ise oda gitti Mısır ile anlaşma yaptı. Yani adamlar oyunu kuralına göre oynarken, biz ise kuralsız oynuyoruz.

Bu sebepten ki Dünya’nın geri kalan devletleri bir yandan Yunanistan’dan yana taraf olurken bir yandan da Türkiye’ye aba altında sopa gösterecekler. Hem “Ayıptır siz komşusunuz” diye iki ülkeye nasihat verecekler hem de “Türkiye sende çok şey yapma ya” diyecekler.

Türkiye istenilen çizgiye çekilmezse hemen ekonomi kartı ortaya çıkarılır ve Kur saldırısı gelir. Zaten Türkiye ekonomisi pamuk ipliğine bağlı, Türkiye geri çekilmek zorunda kalır. Peki, geri çekilmezse ne olur?

Şu bir gerçek ki dünya devletleri ki başını İngiltere ve Fransa çeker, Hala Türkiye’nin Sevr anlaşmasına dönmesini istiyorlar.  İşte o zaman inceden inceye, Sevr konuşulmaya başlanır. İlk olarak Türkiye’nin içinden konuşulur, sonra en yakın komşular ve sonra dünya devletleri bunu konuşur.

 

Peki, çözümü nedir?

Öncelikle siyasiler kafasına göre efelenmesin, öyle halkı gaza getirecek açıklamalarda da bulunmasınlar. Önüne gelen bu konu üzerinden demeç veriyor.  Zaten bu açıklamaların kurun üzerinde etkisi yüksek oluyor. İç piyasada ki yabancı yatırımcı kaçarken, yerli yatırımcı ise dolar ve altına yöneliyor. Sıradan vatandaş ise parası olan döviz alıyor, maksat parası durduk yere erimesin, parası olmayan ise şükür demeye devam ediyor.

Bu iş bir satrançtır, hem ülke içinde hem dünya siyasetinde planlı hareket edilmesi lazım, kim dost kim değil iyice bilinmesi lazım. Suriye de, Irakta ve Libya’da senin yanında olmayanlar Yunanistan meselesinde de yanında olmayacaklarını bilmek lazım.

Ayrıca, iki ülkede işine baksın bir zahmet.  Deniz yetki alanını bu kadar genişletmek uluslar arası sular yasalarına aykırıdır. Ayrıca iki ülkenin halkı da aç.  Savaşacağınıza halkınızın karnını doyurun. Baştakiler savaş çıkaracak, çocuklar ölecek. Bir yıl sonra bir anlaşma ile devlet barışacak ama o anaların çocukları geri gelmeyecek.

 

Türkiye-Libya anlaşma sağlanan deniz yetki alanı

Yunanistan-Mısır anlaşma sağlanan deniz yetki alanı


Etiketler: 1300 okunma
Bilgilendirme

Urfa Yaşam Haber sitesinde yazılan yazılardan yazarın kendisi sorumludur. Yazarın görüşleri Urfa Yaşam haberinin görüşlerini yansıtmaz

Yorum yap

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir