Mustafa Kaplan

Varlık; Yokluğa Mahkûmdur

by | Leave a comment

“Perdedari mikoned der kasr-ı kayzer ankebut
Bum nevbet mizedend der târem-i efrâsiyâb(kayzer’in (imparator) sarayında örümcek teÅŸrifatçılık yapıyor, efrasiyab’ın yerinde hakimiyet davulunu da baykuÅŸlar çalıyor (ya da efrasiyab’ın yerinde baykuÅŸlar nöbet tutuyor)” imiÅŸ.

Burada verilen sözlerin apaçık dünyadaki her şeyin muvakkat ve geçici oluşuyla ilgili yapılan vurgulardır.Ölürken, konumu ne olursa olsun herkesin bin bir zahmetle elde ettiği mal mülk ve servetini bu dünyada bırakacağı gerçeğidir.

İster imparator,ister bir başkası olsun,günün birinde alaşağı edilip,veya esen muhalif bir rüzgârın etkisiyle darmadağın olup, örümcek ağının bozulduğu gibi, saltanatı yerle bir olacaktır.

Bu yüzden nokta kadar çıkarlar için virgül’ler misali eÄŸilmenin insan doÄŸasına aykırı olduÄŸu;asıl yaratana karşı böyle bir eylemin olması gerektiÄŸinin bilinmesidir.Kendileri gibi aciz bir kuldan bir ÅŸey dilemek için giriÅŸilen envai çeÅŸit pozisyon, kiÅŸiyi ancak küçültür,ona karşı boynunu bükük bırakır.

Bu, kişisel özgürlüğü kısıtlamaktan öte geçmeyen bir durumdur.
Çünkü,dilekte bulunan kiÅŸinin de acz’yet içinde tecelli edildiÄŸini ,günün birinde bu dünyadan göçüp gitmemesi için elinde bir iradenin bulunmadığı düşünülmelidir.

Bu dünya sahnesinde nice benim diyen krallar, imparatorlar,liderler gelip geçti.Saltanatları boyunca ,onca hüküm sür’melerine karşın,ÅŸu an yerlerinde yeller esmekte, bülbülü, gülü eksik olmayan ÅŸu anki viran olmuÅŸ baÄŸlarında baykuÅŸlar sazende’lik yapmaktadırlar.

Küre-i arzın en ücra en uzak yerlerine buyruklarını ulaştıran son derece muktedir bir imparator düşünün.Çevresinde veya dışında, buyruklarına ram ettiği insanların; öldüğünde,onu tahtından alıp toprağın altına gömmeleri bir ibret konusu değil midir?

PadiÅŸahların,adam tutup,”MaÄŸrur olma sultanım,senden büyük Allah var”sözünü söyletmeleri sizce boÅŸuna mıdır? Demiri kesen emirlerin kör bir bıçaÄŸa dönüşüp, iÅŸe yaramadığı gün artık her ÅŸeyin bittiÄŸini gösterecektir.

Bayburtlu Zihni’nin dediÄŸi gibi:”
Laleyi sümbülü gülü har almış
Zevk u şavk ehlini ah ü zar almış
Süleyman tahtını sanki mar almış
Gama tebdil olmuÅŸ ülfetin çağı”Aynen öyle!

Sürülen zevklerin, tahakkuk ettirilen ülfetlerin ,şen şakrak geçirilen zamanların hükümranlığı ölümün bizden aldığı bir nefes kadardır.

İster mahşeri kalabalık,ister üç beş kişi ile olsun;sağlığında yanında olanların en fazla o kişiyle yapacakları yolculuk kabir kapısına kadardır.Ondan ötesi koca bir bilinmezliğin karanlıklı sürecidir.

Hani meÅŸhur bir söz vardır ya”Dünya Sultan Süleyman’ a kalmadı” diye,aynen öyle…

Ancak kalacak olan, iyilik veya kötülüklerle ilgili bırakılan eserler ve görünürde bir yığın toprağın olacağıdır .

Tüm bunların bilinip,hala kötülük ve abesiyette müdavim olmanın bir aklî izahı var mıdır bilemiyorum.

Ni diyelim Allah sonumuzu hayr eylesin!


Etiketler: 249 okunma
Bilgilendirme

Urfa Yaşam Haber sitesinde yazılan yazılardan yazarın kendisi sorumludur. Yazarın görüşleri Urfa Yaşam haberinin görüşlerini yansıtmaz

Yorum yap

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.