[avatar user="mustafakaplan" size="150" ]

Şiddetin gölgesinde

by | Leave a comment

Çevresel kültür yetersizliği, beyne şırınga edilmiş yanlış veriler, töresel baskılanmalar ve tüm bunların bilinçaltındaki eğreti şekillenmeleri, kişiyi ister istemez şiddet gibi gayr-i insani reaksiyonlara itebilir…

Psikolojik yapısı irdelendiğinde; özgüvenleri olmayan, gölgesinden dahi korkabilen bu tür hastalıklı kişiler, daima kontrol altında tutulup, gerekirse uzun süre tedavi edilmelidirler.

Yapılacak bir takım testlerin, bu tür hastalıklı kişiler üzerinde müspet sonuçlar vermemesi halinde, başvurulacak tek çare, toplumdan tecrit bir yaşama zorunlu kılınmalarıdır.

Potansiyel birer katil olan bu kişilerin; toplumsal varlık için birer tehlike unsurları oldukları artık bilinen bir gerçektir.

Evlenecek olanlar, kız olsun; erkek olsun, yaşayacağı nişanlılık süreci içinde, birbirlerinden devlet bünyesindeki psikiyatri kliniklerinden evliliğe elverişlidir raporunu istemeleri doğal bir hak sayılıp, resmileştirilmelidir. Belki bu suretle toplumda yükselen şiddetin dozunda bir nebze de olsa, bir kırılma, bir yavaşlama söz konusu olur.

Evlenecek olan çiftlerin, fiziki görünümlerinden, parasal durumlarından yahut kariyer üstünlüklerinden ziyade; ruhsal yönleri iyice sorgulanıp araştırıldıktan sonra, duruma göre evlilik denilen bu kutsal müesessede yer almaları uygun bir hale getirilebilir.

Evvela toplumun her kesimi, üzerindeki nemelazımcılık rehavetini atıp, bu konuda üstüne düşeni yapmalıdır.

Temeli ailede atılacak bir bilinç, okul ve dini kurumlar dâhilinde daha da geliştirilip, bir tekamül cihetine gidilebilir.

Birbirleri üzerinde tahakküm kurmak suretiyle yürütülmeye çalışılan bir evliliğin, hedefine pekte sağlıklı ulaşacağını beklemek abesle iştigaldir bence…

Oysa karşılıklı hoşgörü, pek te zahmetli olmayan birbirlerini anlama yetileri, seyri kötüye giden evliliklerin yönünü müspet mecralara çevirebilir.

Allah’ın belirli kurallarla yaşam şeklini irade buyurduğu insanın; bu determinasyona karşı yürüttüğü yanlış bir davranışa karşılık; yine eline geçeceği yanlış bir tepkiden başka bir şey olması mümkün değildir

Yani bir davranış biçimi hangi nitelikte ortaya konulmuşsa; alınan yanıtın da aynı nitelikte olması doğal prosedür gereğidir.

Fevri bir davranışın yol açacağı doğal bir dengesizlik, sadece tek bir fiilde kalmayıp bir sürü olumsuzlukları da tetikleyebileceği gün gibi aşikar.

Bu durumun yaşanmaması için akıl, mantık, ve fikir üçlemesinin; bir takım öznel duygular önünde ve üstünde bir seyri icap eder.

Fiile dökülecek bir karar veya düşüncenin, önce akıl terazisinde ölçülüp, mantık süzgecinden geçmesi gerekir. Emin olun bu yöntem daha sağlıklıdır.

Sözün kısası, doğal yasalar çerçevesinde tesis edilecek davranışların geçerliliği mevcut iken; bunun dışında gelişebilecek bir yapılanma, bu İlahi düzeni sabote etmek gibi bir fiili doğurmaya neden teşkil edebilir. Allah bizi bu tür fillerin faili olmasından korusun…


Etiketler: 390 okunma
Bilgilendirme

Urfa Yaşam Haber sitesinde yazılan yazılardan yazarın kendisi sorumludur. Yazarın görüşleri Urfa Yaşam haberinin görüşlerini yansıtmaz

Yorum yap

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir