[avatar user="mustafakaplan" size="150" ]

Mucizeler

by | Leave a comment

Mucize mi görmek istiyorsunuz? Tabi ki neden olmasın…

Şöyle tefekkür gözlüğünüzü takıp, şuur penceresinden bakmanız yeter de artar bile…

Mesela şu çiçekten diğerine konan bir arıyı takip etmekten başlayalım isterseniz…Nasılda işinin ehli gibi çalışıyor değil mi?… Acaba hangi kimya fakültesinde okudu sizce…Bir ücret almadan bal gibi bir şifa kaynağını işleyerek bize sunmasının nasıl bir izahı olabilir?..

Ya ipek böceği!.. Yediği otu; küçücük gövdesine yerleştirilen tezgâhta dokuyup, ipek gibi kıymetli bir kumaşı giymemiz için hazır hale getirmesine ne demeli…

Lütfen bakmaya devam edelim!.. Şu gördüğümüz bahçede, bize tatlı tatlı tebessüm eden çeşitli renkteki çiçeklere bir göz gezdirin isterseniz… Havaya saçtıkları değişik güzel koku ve renkleriyle bulundukları yerleri nasılda güzelleştiriyorlar. Acaba tüm bilim adamları bir araya gelse tek bir yaprağını yapabilirler mi? Adı üzerinde “Mucize” Yani göreni aciz kılan…

Evet, kaldığımız yerden devam diyoruz… Bir bülbül takılıyor bakış açımıza bu sefer…Güle serenat mı ediyor ne!.. Ona bu sevda duygusunu veren kim diye bir soru süzülüveriyor akıl pınarından… Mantık süzgecinden süzüp tahlil ediyoruz. Çıkan kesin ve kati sonuç; bize her şeyin yüce bir yaratıcının dest-i kudretineden inkişaf ettiğini gösteriyor.

Her görünenin üzerindeki imzaya dikkat edin bakın ne göreceksiniz…Göremediniz mi; tefekkür gözlüğünüzü biraz parlatın o halde!.. İmza da “Allah” lafzının gün gibi ortada olduğunu gördünüz işte… Şimdi bu durumda; etkilenip “Sübhanallah” dememek mümkün mü sizce?..

Şu kaya parçası üzerindeki yeşeren çimenler var ya!.. Biz bir ipliği iğne deliğinden geçirmek için zorlanırken; bunlar nasıl oluyor da zorlanmadan o söz konusu kayayı delebiliyorlar…

Koca bir ağacın küçücük bir çekirdek iken; altında bulunduğu toprağın üstüne çıkıp; dal budak sarması nasılda sonsuz bir kudretin varlığına şehadet ediyor düşünmek lazım.

Her şeyi ama her şeyi gözden geçirelim… Atomu, Molekülü, hücreyi her ne varsa; tek bir elden künfeyekün tezgahında işlenip varlık alanına dahil olduklarını büyük bir hayret ve hayranlıkla müşahede edebiliriz…

Uyurken beden şehrinin farklı köşelerinde ayrı görevlerle muvazzaf organlarımızın bizi rahatsız etmeden İlahi bir düzen içinde görevlerini ifa etmeleri aranan mucize için yeterli delil değil midir?.

Örnekler vermeye bu kısacık ömrümüzün yetmeyeceğini bilip; bu konuda azla iktifa ederek ;çokça anlamanın en doğru yol olduğunu söylüyor, arada sırada tefekkür gözlüğünü takıp mucize arayışına devam edilmesini öneriyorum ..

Şimdilik bu kadar yeter diyerek evinize gidip kendinize bir kahve yapın… Elinizde kahve fincanıyla duvardaki asılı duran aynayla göz göze geldiğinizde; oradaki ikizin; eminim sana “Sen zaten başlı başına bir mucizesin “diyerek göz kırpacaktır.

‘Düşün!’ Diyecek… Her şey bir tesadüf eseri olsa; gözlerin koltukların arasında, burnun vücudunun ters bir yerinde, ağzın kafanın arka kısmında bulunsaydı ;sen şu an yudumladığın kahveyi böyle kolay içiyor olamayacaktın…


Etiketler: 544 okunma
Bilgilendirme

Urfa Yaşam Haber sitesinde yazılan yazılardan yazarın kendisi sorumludur. Yazarın görüşleri Urfa Yaşam haberinin görüşlerini yansıtmaz

Yorum yap

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir