Rahmetli babamın bize küçükken anlattığı bir hikaye vardı…
Yaşlandıkça manasını daha iyi kavradığım bu hikayenin konusu şöyle:
Osmanlı’dan yana kuyruk acıları olan emperyal devletlerin, aralarında sık sık yaptıkları müşaverelerden” Osmanlı nasıl yıkılır?” üzerinde tezler üretilmeye çalışılır; ama bir türlü çözüm noktasında müspet bir sonuç elde edilemezmiÅŸ…
Yine böyle bir münazara toplantısında, aralarında bir tane papaz; “Bunun sırrını biliyorum” deyip, yarın akÅŸamki toplantıyı kendi evinde yapılmasını ister…
Ertesi günün akÅŸamı papazın evinde toplanılır… Salona uzun bir halı serilmiÅŸ, baÅŸucunda da yanan bir mum konulmuÅŸtur…
Papaz; halının diÄŸer ucunda ayakta duran misafirlere dönüp; “Haydi hep beraber üfleyip mumu söndürün” demiÅŸ… Tabi halı uzun olduÄŸu içinde nefesleri yetip, mumu söndürememiÅŸler…
Papaz alaycı bir ifadeyle: “Osmanlı bu mum kadar güçsüzdür aslında… Mumu söndürebilmeniz için halıyı katlayıp ortadan kaldırın ki yaklaşıp mumu söndürebilesiniz.
Halıyı katlayıp mumun önüne gelen papaz; tek bir üflemeyle mumu söndürmüş.
İşte demiÅŸ papaz; “Osmanlı mum kadar zayıf; Osmanlıyı güçlü kılan halıyı göstererek; “Maneviyatır, İslam inancı ve kuvvetli tevhid anlayışıdır. Bunların yok edilmesi için kafa yorarsanız Osmanlı kendiliÄŸinden yok olur gider.”
Emperyal güçlerin yıkıcılık üzerinde kurguladıkları projelerine, adeta çiviyle çakar gibi literatürlerine dahil ettikleri; Latincede “DİVİDE ET”. Türkçede Böl ve yönet olan bu söz; tarihi arenada epeyce etkili olmuÅŸ, bir çok ulusun yok olmasında paradigmal bir kimlik kazanımı elde etmiÅŸtir.
Bu konuda epey historik vakalar örnek verilebilir… Meselâ Çin’in bir türlü yenemedikleri Hunları bu ÅŸekilde bölüp parçalayarak yendikleri malumunuz.
Osmanlının son dönemlerine şöyle bir göz atılsa, aynı yöntemin burada da yıkıcı etkilerini görmek mümkündür.
Hedef seçtikleri bir ülkeyi bölüp parçalamak için bu tür taktikleri sinsice tatbik ederek, emellerine ulaÅŸmayı ÅŸiar edinen devletler, nitekim bu konularda nice baÅŸarılara imza(!) atıkları hafızalarda silinmeyecek türden…
Bu taktikleri çoÄŸunuzun da bildiÄŸi gibi “Haim Nahum doktrini” adı altında yedi maddelik bir plan olduÄŸu yeniden hatırlatmaya deÄŸer bence…
Osmanlı dönemi ve sonrası kurulan hükümetlerle tam bir uyum içinde çalışarak, adeta bir Bukelamun gibi her ortama göre renk veren Haim Nahum; hukukçu aynı zamanda Yahudi bir tealoğdur.
1873 te Manisa da dünyaya gelen Haim Nahum; İbranice ve Arapçayı, gençken babasıyla gittiği Filistin de öğrendi.
MoÅŸe Levinin yerine BaÅŸhaham olan Haim Nahumun; 1919-1926 yılları arasında Kahire de görev yaptığı 1923’te Lozan Barış konferansına katıldığı da söylenenler arasında… ÇeÅŸitli okullarda öğretmenlik te yapan bu ÅŸahıs; Filistin de İsrail devletini kurmakta epey katkıları olduÄŸu; emperyal güçlere ilham kaynağı olmuÅŸ ona ait yedi maddelik bir doktrininden söz edildiÄŸi bilinmektedir, şöyle ki:
1. Milleti aç bırakacaksınız.
2. İşsiz bırakacaksınız.
3. Borca esir edeceksiniz.
4. Dininden (gerçek İslam’dan) uzaklaştıracaksınız.
5. Böleceksiniz.
6. Milletleri birbiriyle çarpıştıracaksınız.
7.Yumuşak lokma haline getirip yutacaksınız.
Hangi devletin adamına ait olduÄŸunu bilemediÄŸim ibretlik bir söz vardır. “Bir karpuzun tüm olarak yenmesi mümkün deÄŸildir. Ancak dilimlere bölerseniz yiyebilirsiniz ”
O halde uyanık olup; şu şudur; bu budur gibi tefrika söylemlerini elimizin tersiyle bir kenara iterek; dosta düşmana karşı birlik ve beraberliğimizi her daim ilan etmeliyiz.
Etiketler: Böl yönet Emperyalizm Filistin İsrail Lozan 456 okunma