[avatar user="farukcaymaz" size="150" ]

Gülümseyen bir yüzlere hasret kaldık

/ by | Leave a comment

Herkesin kafasında bir değil binlerce soruyla dolaştığı, geleceğin ne olacağını bilemediği, şu erken seçim diyaloglarının konuşulduğu günlerde gerçekten gülümseyen insan bulmak zor.

Bu kadar stresi yaratan ortamın sonucunda bırakın gülmeyi, gülümsemeyi bile karaborsaya düşürdüler!

Mevcut siyasi iktidar, gündeme getirilen olumsuzlukları kızgınlıkla reddediyor!

Başkaları yapmış gibi, kendilerinin yönettiği 18 yıllık hükümet olma sırasında, ekonominin tepetaklak olduğunu, insanlardaki mutluluk oranının sürekli düştüğünü, siyasete güvenin azaldığını, boşanmaların yüzde seksen oranında arttığını, satılacak bir şeylerin kalmadığını; borç batağı içinde sağa sola çırpındıkları, kendi bakanlarının ekonomideki darboğazı ve içinden çıkılması zor dönemi hayali güzelliklerle süslediğini görmemezlikten gelerek; hala her şeyin iyi olacağına ve kendilerinin bunu en iyi yapacaklarına dair iddiaları var!..

E inananlarımız var; Damat Bakan’ın yıllar önce söylediği söze bile “alkış” tutanları hatırlayın.

Şöyle bir tespitte bulunmuştu Sayın Bakan:

“Ay’a yol yapacağız desek, inanıyorlar!”

Gülümsemek gerekir buna demeyin, ciddi bir tespit.

Olayın akılla dalga geçen boyutu var.

Bu şu demek oluyor:

“Onlar akıllarını çalıştırmak, görmek, araştırmak ve anlamak için uğraşmıyorlar; ağzımıza bakıyorlar. Biz de bu yüzden rahatız ve istediklerimizi bu inananlarla yapacağız”

Acı bir gerçek!

Bakılacak yönü de kalmamış hani, sözüm ona milletin kendilerine ne kadar inandığını hala “rüya hayat ”yaşattıklarını anlatırcasına, yüzümüze baka baka hiç çekinmeden bunu söyleyebiliyorlar…

Halk uyuyor mu diye sorsanız, hiç çekinmeden “evet “derim.

İnanıyor mu derseniz? Bir kısmı, hala evet.

Goethe’nin ünlü bir sözü var:

“Oyunuzu kullanırken iyi düşünün, sonra bana gelmeyin!”

“Ben oyumu vermedim” e gelecek gün, Ülke geleceğinde kendisinin şekillendirdiğinin farkındalığından yoksun ve yalan ağızlı olması dışında bir işe yaramayacak.

Olağan seçime üç yıldan az süre kala, birilerinin rüyaların sürmesi için çaba gösterdiğini görmek, mevcut ekonomik sıkıntıların daha da artmasının işareti gibi…

Seçilecek kim olursa olsun, Meclise girecek parti çoğunluğu kimde olursa olsun, zamanında seçimlerin yapılması halinde,18 Haziran sabahı başka bir Türkiye bekliyor ve karşılıyor olacak bizi.

Sayın Cumhurbaşkanı yeniden seçilirse; büyük ihtimalle ortaya koydukları kimi değişimlerin hız kazanacağı, daha rahat ve eli güçlü olarak politikalarını yürürlüğe koyacağı konusunda kimsenin şüphesi olmasın. Yeni yasa değişiklikleri, uygulanacak ekonomiyi güçlendirme çalışmaları(satışlar…zamlar…beli bükecek tedbirler) sonunda zor günlerin bizleri bekleyeceğini belirtelim.

Yandaş olmayanları üzerindeki baskıları artacak…

Yepyeni gülüm keten helva süper zamlarımız olacak…

Satılacak çok şeyimizin kalmaması ile satılabilecek başkaca fikirlerin geliştirililecek; belki de şehirlerin önemli olanları satılması düşünülecek.

Olası ihtimaller denizi…

Fakirlik bekliyor olacak halay çeker görüntüde…

İhtimal verilmeyen sürpriz birinin gelmesi halinde(biliyorsunuz son anketler değişen bir şeylerin olmadığı haberlerini veriyor, kim bilir belki de öyle veya kasten algı yaratılıyor) ;

Ekonomik verileri ve ülke geleceğini yine karanlık günler bekliyor olacak.

Sistemin işleyişi bir anda değişecek; ne olmuş bu ülkeye diye soracak yeni gelen!

Uzunca bir süre tüm yatırımlar durdurulacak, kaynak yaratmak için ,tasarruf yöntemleri açıklanacak, vatandaşın beli yine bükülecek.

Beklemeye alınacak projeler için,

Önce inceleyelim denilecek, teker teker mercek altına alınacak(bu hem zaman kazandıracak hem de kapalı kapılar ardında görüşmeler için fırsat verecektir.) bu aylarca sürecek. Suçlular aranacak, belli değilmiş gibi!

Dış politikada yeni arayışlar içine girilecek, kaybedilen dost görünümlü kimi devletler ile yeniden anlaşma yolu aranacak; Amerika her zamanki gibi ana belirleyici olma sıfatını taşıyacak.

Yatırımlar sıfırlanacak!

“Bugüne kadar yapılmış ihaleleri iptal edin, edilecek olanları durdurun” diyecekler ,çünkü kasa tamtakır!

İncelemeye başlayacaklar…

**

Ortada olumsuzlukların yaşandığı ve günahsız Türk Milleti’nin yaşadığı yüzlerce sıkıntı var!

El atmak isteyecek ve çözüm için heyecanla sarılacaklar.

Belli bir süre ekonomin düzelmesini beklemenin hayalcilik olduğunu, siyasetçiler gibi herkes öğrenecek; şişirilmiş ekonomi değerleri, sıkıştırılmış enflasyon rakamları birdenbire patlayacak ellerinde…

Ama bu onların yeni umut olmalarını engel durum teşkil etmiyor.

Başka bir rüyaya uyanılmış olacak. Neleri değiştirebileceklerine dair somut göstergeler var ama, hiç kimse nasıl olacağı ve raydan çıkıp araziye dalan “Lokomotif”i yeniden raya nasıl konulacağı hakkında en ufak bir bilgiye sahip değil.

Olağan durumlar devam ede dursun; seçim sonrası kapımıza dayanacak hallerin başka bir boyut olacağı konusunda şüpheniz olmasın.

Dinin siyasete alet etme döneminin geride kalacağı(!) gerçek hayat döngüsü, başlangıcı aklımızdan geçen en önemli denge unsuru…

***

Ankara’nın sıcak hem de çok sıcak Ağustos ayı ortalarını geçiyoruz.

Meselenin özü; bundan sonraki süreçte esas başkentin havasının tüm alanlarda nasıl değişeceğini, “rüyalar âlemi” yerine gerçeklerde yaşanacağı su götürmez gerçek.

Mantıklı ve makul yaklaşan CHP ve İYİ Parti’nin oluşturduğu, Saadet Partisi’nin pasif destek verdiği Millet İttifakı seçimlerden zaferle çıkması, bu ülkeye yeni bahar adımlarını getirebilir mi bilinmez, uyanılması istenmeyen rüyanın gerçek yanıyla karşılaşmaları kaçınılmazdır. Olası hükümet olma yeterliliğini kazanırlarsa ,başarılı olmaktan başka çıkar yollarının olmadığını er geç anlarlar diye düşünüyorum.

Aklı aydın insanların beklentisi zaten bu yönde, bakışlarını çevirmiş, doğuya, güneşin doğuşuna bakıyor;

Sevdasına sahip çıkan aşık gibi; güzel bir sonla bitmesi umutlarının yerine, rüyalarının başka yazlara kalmasını temenni etmezler elbette; güzelliğin yaşandığı kış bile olsa razı oluyorlar aslında.

Unutmayın;

Kimse kötü rüya görmek istemez!

Güzel rüya olsa bile, uyandığında hayatın gerçeği karşısında şaşırıp kalacaktır.

Gerçeklerin acı tarafıyla da yaşamasını bilmek gerekiyor.
Sonuç odaklı baktığınızda elde olan veriler ile; hangi parti ya da partiler-adaylar gelirse gelsin, 2030 yılından önce düzlüğe çıkmamızın çok zor olduğunu gösteriyor.
Tabi umut bu, kimse umutsuz yaşayamaz.
Bakış açıları biraz daha değişecek, geleceğin karanlık 10 yıllını daha iyi değerlendirme açısından, bir daha düşünme fırsatını kendine yaratacaktır.
Umut dedik…
Her sabah yeniden güneş doğuyor, gelecek günlerin kapılarını her sabah yeniden açıyor.
Güldürmese de,
Işığı, insanın içini ısıtıyor

Selam ve Saygılarımla
Faruk CAYMAZ
İnş. Müh-Şair ve Yazar

Faruk Caynaz’ın diğer yazıları için tıkla


Etiketler: 625 okunma
Bilgilendirme

Urfa Yaşam Haber sitesinde yazılan yazılardan yazarın kendisi sorumludur. Yazarın görüşleri Urfa Yaşam haberinin görüşlerini yansıtmaz

Yorum yap

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir