[avatar user="mustafakaplan" size="150" ]

EGZİSTANSİYALİZM(Varoluşçuluk)

by | Leave a comment

Bir civcivin ilk varlık arz ettiği mekan kendi kabuğu,yani kendine has yumurtasıdır.
Sonraki süreci,bir sürü dışa çıkış mücadelesini kapsar.Çünkü onun yapılışı dışa göre dizayn edilmiştir.Kabuk;sadece ona kısa sürelık bir misafihanedır .Dışta bir yaşam sürecek belli olgunluğa erişince , artık kendi kabuğunu kırıp, dışardaki yaşamın kucağına atılacaktır.Bunlar olması gereken doğal süreçlerdir .

Her canlı varlık; potansiyelini içinde yaşar… Ne suretle olursa olsun, gerekli şartlar oluştuğunda, canlıyı hedefine kilitler.Bu olması gerekendir . Bu potansiyelin namüsait şartlar dahilinde pasifize olması da söz konusu olabilir tabi ki. Böyle bir durum, aslında istenen yaşam biçimine bir yöneltti nedenidir.Bir nevi o baskı ortamında çıkış için muharrik güçtür.Bir insanın özgürlüğüne kavuşması için,daha önce bir esareti yaşaması gerekir.

Her canlı özünü yaşamaya meyillidir.Bu doğaldır.Bu eğilimin istenen şekilde vuku bulması için, oluşan şartların var ettiği bir bilincin veya bir içgüdünün olması gerekir.

Yani her canlı varlık, niteliğine göre yaşam platformunda yer alıp;ölünceye kadar ilkellıkten; sona doğru bir çok devinım ve ataklarla, istediği bir yaşamı yaşar veya yaşamak için mücadele eder.

Ailevi ve muhitî yanlış verilerin empoze edildiği beyne sahip bir kadının; evlenince gördüğü şiddet ve ağır koşullar belli bir ana kadar omuzlarına yük olarak biner.Olması kaçınılmaz olan bir yorgunluğun, onda zaten var olan potansiyeli tetikleyici bir fonksiyon olması ;o kadının yeni bir yaşama atılmasına sebep teşkil eder.

Bu yeni yaşam bazen mutluluk getirmeyebilir; veya bir felaketle de sonuçlanabilir. Burada anlatılmak istenen; her varlığın hangi şartlar içinde olursa olsun, kendilerine ait özsel biçimi istenilen yaşam tarzına yansıtma istemidir.Kısaca,buna hür iradesiyle kendini ifade etmekte diyebiliriz.Tamamıyla sübjektif olan bu durumun yaşanmasına kimsenin dışardan müdahil olma yetisi bulunmamaktadır.

Dişi ağrıyan birine; teorik olma dışında, pratik bir yardım sunulamıyorsa,onun neşeli anlarına da kimsenin karışmaya hakkı yoktur;yeter ki o anlar çevresel rahatsızlığa neden olmasın…

Hayvan veya insan, yalnız doğar ve yalnız ölür.İnsanlar için bu iki süreç arası yaşam denilen asıl olguya hiç kimsenin bir müdahalesi söz konusu olamaz .

Yukarıda Zehra isimli kızımızın çizmiş olduğu resim;bir kadının çektiği acıları,o acıların
onu bilinçlendırıp ,aşama aşama bir isyana doğru götürdüğünü gösteriyor.

Sandalyede oturması,onun çektiği sıkıntılardan kurtulmak için bir isyana hazırlık içinde olduğunu,eğilmesi;onun ayağa kalkıp, içinde bulunduğu zor koşullarla savaşacağını ; siyah elbise;onun tabularından ve çektiği eziyetlerden yavaş yavaş oluşan bir bilinçle, sıyrılıp; yepyeni bir kimlikle olması gereken ortamda vücut bulacağını ifade ediyor.


Etiketler: 300 okunma
Bilgilendirme

Urfa Yaşam Haber sitesinde yazılan yazılardan yazarın kendisi sorumludur. Yazarın görüşleri Urfa Yaşam haberinin görüşlerini yansıtmaz

Yorum yap

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir