[avatar user="mustafakaplan" size="150" ]

Aslıdır aranması gereken

by | Leave a comment

Referansı Allah olan bir aklın yanılabilirliği en alt seyiyededir.O akılla hedefe yürümek en sağlıklı seçimdir.
ASLIDIR ARANMASI GEREKEN
Salt yüzeysel bir güzelliğin ilgi çekiciliği mutlak bir zaman diliminde kaybolması asla engelenemz.
Peki bu özellik boşuna mıdır?Değil elbette…Muvakkat ta olsa ;asıl güzelliğin kaynağına ulaştırılacak bir iz,bir işarettır.
Susamış birine bir bardak su veren kişi;suyun kaynağını da söylüyorsa,o kaynağı bulup,bulmaması  tamamen tavsiye alanı bağlar.
“Muvakkat güzelliklerin,muvakkat  zevklerde heba ediliyor olmasının karşılığı ebediyen o güzelliklerden mahrum olunabilir” ihtimalini düşünüp, ona göre bir rota belirlemek daha akıllıcadır bence…
Bazen na meşru olanın da göze güzel görünebilirliği söz konusu olabilir.Mesela gayet güzel tertip edilmiş bir sofraya dahil edilen bir içki şişesini düşünün!…İlk bakışta bakanlara çok güzel gelebilir;lakin o güzel sofranın,o içki şişesine kurban edilmesi o sofradakiler için belkide ebedi bir azabı var edebilir .
Güzelliği; meşru güzelliklerde görüp, asıl kaynağına ulaşmak için istimal etmek,bizi ebedi güzellikleri  yaşamaya mazhar kılar.Yoksa nefsin süslü gösterdiklerinden ele geçecek olan daimi elemden başka bir şey olamaz.
Öfkelenen kişiye  öfkesi bir an çok güzel gelebilir …Bu duygusunu tatmin etme konusunda; belirlediği hedef üzerinde icra cihetine gitmesi; onu telefasi güç bir sonuçla karşı karşıya bırakabilir.
Daha önce kendisine bal gibi tatlı gelen öfke duygusuna;büyük bir pişmanlık , acı ve derin bir teessür galebe çalabilir.
Kâinattaki görünen onca güzellikleri bakış açımıza sunan;yüksek bir şuur,  derin bir tefekkür, perdesiz bir kalp gözüdür.
Bu üçü olmasaydı;o güzelliklerin farkına varamayıp,görünenlerin sadece beyinden bize gelecek olan yanıltıcı veri yansımalarına tamam diyecektik.
Yani gördüklerimizi maddi gözlerle görüp,maddi bir algılamayla yetinecektik.İşte o zaman da Allah’ın; bizden bulmamızı istediği kaynağa ulaşmamız hayal olurdu.
Buda yaratılış amacına muhalif bir hareketi söz konusu yapardı.
Herşeyin;asıl ve  mutlak olanın bulunması ile ilgili elimize verilmiş birer pusula olduğunu düşünebilirsek;çıkılacak yolda rotamızı belirler ona göre bir gayret içinde oluruz.
Bu dünya’ya öylesine gelip; öylesine gitmeyeceğimize göre,herşeyin o söz konusu gaye etrafında şekillenip,anlam kazandığını bilip hareketlerimizi o yönde dizayn etmek daha yararlı olur derim.
Evet belki nadide bir tepsi içinde sunulmuş;lezzetleri ve görünüşleri harikulade güzel meyveler bizi bir an teskin etse de,yok olup tükeneceği gerçeği göz ardı edilemez.Oysa;o meyvleri ve ondan neşet eden güzellikleri derinine düşünüp, asıl sahibine ulaşıp  kaynağından nemalanmak daha ķârlı değil midir?
Bu tıpkı bir pazarda reklam amaçlı tattırılan teşhirdeki yiyeceklere benzer;amaç tatları hakkında malumat sahibi olup,bir fiyat karşılığında onları satın alabilmektir.Elbette bu bedava olacak bir ticaret değildir.İlla ki bir karşılığı olacaktır.
Peki istenen fiyat zor mudur; değil kesinlikle…İlahi emir ve buyruklar doğrultusunda halisane ameller bizleri müspet sonuca götürebilir.Götürecektir de!..Yeter ki şeytani nefsani ve dünyevi desiselerin hertürlüsüyle baş edebilme gücünü Lâ havle ve lâ kuvvete illâ billâhil aliyyil azîm”
Anlamı: “Güç ve kuvvet, sadece Yüce ve Büyük olan Allah Teâlâ’nın yardımıyladır.”duasına sığınarak elde edebilelim.
Velhasıl; görülen;duyulan ve his edilen tüm güzellikler, Allah’ın Cemil ismini işaret eder,ona dayanır …
Allah bizi o güzelliklerin kaynağına ulaştırmayı  nasip eylesin!..

Etiketler: 394 okunma
Bilgilendirme

Urfa Yaşam Haber sitesinde yazılan yazılardan yazarın kendisi sorumludur. Yazarın görüşleri Urfa Yaşam haberinin görüşlerini yansıtmaz

Yorum yap

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir