[avatar user="mustafakaplan" size="150" ]

Akıl baştadır

by | Leave a comment

Eskiden,ülkelerin birinde son derece zeki bir padişah varmış.

Padişah birgün sarayında gezinirken,daha önce görmediği veziri’nın karısını görüp; güzelliğine vurulur.

Nasıl yaparım da bu güzel kadını haremime alırım diye başlamış akıl yürütmeye.

Sonunda bulmuş bir yolunu…Vezirinı çağırtarak ona; kendisinden daha akıllı birini bulup, huzuruna getirmesini buyurmuş. Vezir,her ne kadar kendisinden akıllı birinin olamayacağını söylese de dinletememiş,çaresiz düşmüş yollara…

Padişahın;kırk gün içinde bu emrini yerine getirmemesi mukabilinde, kellesinin kesileceği korkusu,onu dur durak bilmeden sağa,sola koşuşturmuş.

Sayılı günler çok çabuk geçer derler ya, kırkıncı gün yolu bir köye düşmüş. “Biraz soluklanıp,belki yiyecek içecek bir şeyler bulurum”ümidiyle gezinirken; oyun oynayan bir kaç küçük çocuğa rastlar.Çocuklardan uzak, onları seyreden ve onlardan daha küçük bir çocuğa vaziyetini anlatır.Çocuk”seni misafir etmek isterdim;lakin ev benim değil;anamla babamın…Vezir,”Nasıl yani”diyerek şaşkınlıkla sorar.Çocuk”Ne zaman evlenip ayrılırsam bir evim olur “der.Vezir “o halde beni babanın evine götürürsün değil mi”

Çocukla eve giden vezir, annesiyle babasının evde olmadığını görünce; nerede olduklarını sorar .
Çocuk;”babam kavga dikmeye;anam da borca ağlamaya gitti” diye cevap verir.Bu cevap karşısında şaşıran vezir,”nasıl yani anlayamadım evladım, bana izah edermisin!”Çocuk,”anlamayacak ne var bunda!.. Babam dere kenarında bostan ekmiş,biri bu bostana girse, veya köyden birinin davarı kazaran bostan’dan bir şeyler yerse,babam onlarla kavga eder.Bu kavga dikmek değil de nedir! ” Vezir bu zeki çocuk karşısında biraz umuda kapılıp sevinir.”Ey o zaman peki anan nasıl borca ağlayacak diye tekrar sorunca,çocuk,”bizim köyden biri öldü,annem de taziyesine gidip, orada ağlamalı ki;bizden de biri öldüğünde, onlar da gelip ölenimiz için ağlasın.” Vezir çocuğun saçlarını okşayıp, kendisiyle padişahın yanına gitmesi karşısında bir kaç altın vereceğini söyler.

Çocuk”Padişah dedin;oysa tek bir padişah var,o da Allah’tır!
Vezir,”ya işte buranın en yetkili amiri diyelim”Sonra başından geçenleri anlatır.Çocuk nihayet teklifi kabul edip;berebar yola düşerler.

Divan toplanmış herkes merakla çocuğun, padişahın zekası karşısında neler yapabileceğini merak içinde bekliyormuş. Padişah su dolu bir kaseyi çocuğun önüne sürer. Çocuk cebinden daha önce gizlediği bir küçük çubuğu kasenin üzerine koyar.Padişah elini göksüne vurur;çocuk işaret parmağıyla yukarısını işaret eder.Padişah sakallarını sıvazlar ;çocuk elini kafasına götürür.Padişah pes ettim manasında iki elini kaldırır ve onları şaşkınlık içinde seyreden meclise dönerek şöyle der.
“Bu çocuk benden daha zeki.Ben o kase içindeki suyla bir derya olduğumu; çocuk o çubukla senin üstünde bir köprü’yüm diye hal dilince cevap verdi .Ben bu yerlerin hakimiyim ,güçlüyüm manada elimle göksüme vurunca;o yukarıyı gösterip, senden üstün Allah var dedi.Sakalımı sıvazlayarak akıllı ve ondan daha tecrübeli olduğumu anlatmak isterken;o elini kafasına götürerek,akıl yaşta değil; baştadır diye cevapladı.Gerçekten akıllı olsaydım,hislerimle hareket etmez,vezirimi de bunca sıkıntılara sokmazdım.Vezir ve tüm aile efradı ve halkım benim evlatlarım,çocuklarım gibidir.Bu gözle görmem gerekirken,nefsime yenilip ,az daha günah işleyecektim. Allah bu çocuğu göndermekle beni büyük ve telafisi olmayacak bir amelin amili olmaktan alıkoydu. Bundan sonra adil bir hükümdar olacağıma, sizlerin de huzurunda Allah’a yemin ediyorum”der.

Aslında bu hiyenin kahramanı padışahın kendisi ve nefsiyle yaptığı vicdani mücadeledir.Yani toplanmış bir divan ve zorlu bir süreçten geçen vezirle çocuk yoktur.Olabilmesi muhtemel bir nefsani durum karşısında nasıl bir direnç göstererıp;gösteremeyeceği ile alakalı bir neden-sonuç ilişkisinin akıl ve mantık ışığında irdelenmesidir.Kendini test etmesidir de diyebiliriz. Konum ne olursa olsun yapılacak her fiilden dolayı, kendisinden çok daha katbekat üstün birine veremeyebileceğı bir hesaptan ötürü bir korku,bir gaflete düşebilme endişesidir.

“Beşer şaşar”sözünün beklenmedik bir anda tezahür edebilirliğin onu felakete götürebileceğini düşünüp, buna göre bir


Etiketler: 313 okunma
Bilgilendirme

Urfa Yaşam Haber sitesinde yazılan yazılardan yazarın kendisi sorumludur. Yazarın görüşleri Urfa Yaşam haberinin görüşlerini yansıtmaz

Yorum yap

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir